31 Mayıs 2012 Perşembe

HAL

Ağzına kadar dolmuş olan bir dolmuştan daha çok dolmuş olan bu ruh halim ile çok büyük laflar edebilecekmiş gibi hissediyorum. Konuşmaya karar verdiğimde ise hani sevdiğin bir arkadaşının evinde uyursun ve hani üzerini örterler ya, öyle örtüyo bişey sessizlikleri üzerime, uyuyup gidiyorum. İyi de oldu diyorum.
12 dakika 32 saniye süren klasik batı müziği parçası gibi, bi geriliyor bi gevşiyor yaylılar. Sonunda o müzik kadar bi mana çıkmıyor ama. Deneysel desen o da değil. 
Neyse, obsesyonik deprem kuşağımda, "masanın altına, buzdolabının yanına yatmam ben" dediğim için, her an mekanı terk etme eğiliminde uykuya dalmam da bi hayli zor. Belden aşağı vuran rüyalarım sağolsunlar, varlar.         Geçen gece birini yakaladım, affedersiniz tam ağzını burnunu düzeltecektim ki o kalayı dökülmüş suratının, uyandım. Ben onu hatırlıyorum elbet, nerede görsem tanırım. Acaba o da beni hatırlar mı diye de düşünmeden edemiyorum.
Bütün gün kendi içimde verdiğim mücadelenin yarı ölü duruma geçtiğimde bile devam etmesi, bunun maraton olduğuna işarettir bence. Oysa benim yatarken spor ayakkabı giyme alışkanlığım hiç olmadı.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder