18 Mart 2013 Pazartesi

UYUMA


Geceleri uyumak, kimi zaman mesai gerektiren bir iş gibidir. Nitekim dün gece de ciddi bir mesai harcadım. Esasen uykuya dalamamak insanların şiirlerinde, öykülerinde oldukça sık kullandıkları bir tema olmasından kaynaklı mıdır bilmem fakat romantik bir durummuş gibi nitelenir. Oysa benim için durum öyle değil maalesef;

Öncelikle uyumadan önce aklımdan geçenleri durdurmam gerekir. İnsan bi düşününce, her şeyi unutup güzel bi uykuya dalmanın çekiciliği ile bu işin altından kolaylıkla kalkabilir gibi geliyor. Benim yaşadığım durum ise biraz daha farklı. Düşüncelerimin kontrolü bende değil. Tek meşguliyetleri (en önemli olduklarını ispat etmek istercesine), o anı domine etmeye çalışmak. Şöyle ki;
Şimdi bir geyik sürüsü düşün. Sen bu sürüyü derenin bir yanından diğer yanına geçirmeye uğraşıyorsun. Bu bile oldukça zor bir iş olsa gerek. Şimdi bu sürünün içerisine bir sürü koyun, bufalo, zebra ve inek v.b. mahluk ekleyin. Sonra bunları birbirlerine iyice karıştırın. Bu sürünün geçiş yönünün de önemi kalmasın ve bu sürülerin geçtiği nehre yeter miktarda timsah, kıyılara da 4'er, 5'erli aslan sürüleri ekleyelim. Aşmamız gereken ilk merhalemiz bu. Kolay olmasa da, bu aşamayı bilincimizin yavaşça kapanarak bize yardım etmesi sonucunda geçiyoruz. 
Hemen ardından yarı bilinç durumundaki tecrübemiz zuhur eder;
Ne olduğunu daha çözemediğin rüyan bir anda kesilir, sonra bi trak girer ( o esnada rüyanın bir karesi veya kelimesini tekrar edersin), rüya devam ederken o an gelir; 
Akciğerlerin günlerdir bomboş kalmış gibi "NEFES AL!" diye bağırır. Sen derin bir nefes alma çabası içerisinde iken suyu sıkılmış o beyninin tamamını kötü bir his kaplar. Sanki ölümden dönmüşsün ama yaşamın kapısından da tam olarak içeriye girmemişsin. Tam da bu aşamada "ölecek miyim, yaşayacak mıyım?" sorusunu yanıtlamaya çalışırsın. Motor sinir sitemin devreye girerek seni hareketlendirir ve uyandırır. Doğal olarak bok gibi hissedersin. Saat geç bir saattir ve kuvvetle muhtemel ertesi gün işin vardır. Uyumalısın. Sanki hiçbir şey olmamış gibi kafanı yastığa koyarsın (az önce olanları inkar edersin). Uykuya dalman oldukça uzun bir zaman alır. Bu kez çenen kilitlenir, istemsiz bir kas hareketi yaparsın ve hop yine yatak odanda olduğunu kavrarsın. Dışarıdan gören olsa iyi saatte olsunları gelmiş bunun der herhal. 
Kalkar tuvalete gidersin. Bi yüzünü yıkarsın. Gözüne bakarsın. Göz kapaklarında endüstriyel tarım mahsülü gibi altlı-üstlü iki arpacık. İş yerine yeni elemanlar almışsın yetiştirmeye. İtalyanlar bır bır konuşur bi taraftan. Haftaya fuar var! koştur. Annenin kocaman kalbinin anjiyosu vardır salı günü ve hemen çarşamba çıkıp sahneye insan eyleyeceksindir. 
Yine gider yatağa başını korsun. 
Anlarsın ki yetmez yüreğin terk-i vücut ederken gırtlağında takılır kalır.

yamyamlar

masam,kağıtlarım,yazı makinam,
üstüm başım kan içinde,
kan içinde kaldırımları geçtiğim şehirlerin,
duvarlarda ellerimin izleri kan içinde,
yarmışım göğsümü,yüreğimi yiyoruz bir dişiyle beraber.
mektup yaz,telgraf çek,telefon et,
geliyorum,geliyorum,geliyorum de.
ölüm,uslandır beni.


Nazım