27 Haziran 2012 Çarşamba

ALARM

Bu sabah da kalktım.(Ne de güzel!) Aklımda alarm. Dişlerimi fırçalarken baktığım aynada uyanmamış benim;

Alarm: "Bir tehlike olduğunda bunu herkesin haber alması için verilen işaret!"
Alarm: "Her sabah kalkmamız için kurmuş olduğumuz telefon fonksiyonu. "
Her sabah kalkmamızın nedeni çoğumuzun işe (ne demekse o) gitmesi.
Her sabah tehlike içeresindeyiz.(tehlikeli iş, tehlike)
Tehlikeyi akşamdan sezip, sabah başımıza gelecekleri bildiğimiz için alarmı kuruyoruz.
Her sabah bir tehlike olduğunda bunu herkesin haber alması için bir işaret veriyoruz. 
Her sabah bu verdiğimiz işaret sadece bizi uyandırıyor.
İşe gitmek için uyanmamız tehlikeli. 
Oysa kimse içinde bulunduğumuz tehlikeden haberdar değil. 
Hepimiz tehlike sinyallerimizi yalnız kendi duyabileceğimiz frekanslara hapsediyoruz.
Sabah erken saatte, bir otobüste bu tehlike sinyallerini almadan yola çıkan kaç kişi var?
Herkes tehlike içerisinde ve kimseye duyuramadan ve bir otobüse bindi defalarca.
Alarm: "Bir tehlike olduğunda bunu herkesin haber alması için verilen işaret!"
Alarm: "Her sabah kalkmamız için şimdi kurmuş olduğum telefon fonksiyonu. "

Yatiim mi şimdi?
Yatiiim mi?           Gerçekten?










19 Haziran 2012 Salı

12 Haziran 2012 Salı

KÖPEK BALIĞINDAN MARK'A

Uzunca bir süredir kendimi bir köpek balığı gibi hissediyordum. Bunu derken, bu balığın bilindik çağrışımlarından yola çıkmadım. Hayır o kadar vahşi değildim ve hayır dişlerim o kadar keskin de değildi. Durum şuydu;

Köpek balıkları, (geneli ama hepsi değil) solungaçlarının içerisinden devamlı su devinimi gerçekleştiremediği takdirde başlarına iki şey gelir.

1. Nefes alamazlar
2. Ağırlıkları sudan fazla olduğu için batarlar.

Bu nedenle sürekli hareket halinde olmak durumundalar.
Ben de durmamaya karar verdim. Nefessiz kalıp batmaktan iyiydi sonuçta bu kararım. E yoruldum haliyle lakin durmadım, duramazdım. Çok mu uykum geldi, şöyle güzel bir şekerlemeyi hakettim mi? Kafamı dayadığım yastıktan hep bir ses yükseldi; "Ölmek üzeresin dostum, kalk kendini öldürmeden!" Bir yandan her tarafı pirelenmiş, kenelenmiş köpek uykusu da diyebiliriz buna. Tam yatıyosun, zaten "iş yok güç yok oh be" derken, acı bir ısırık, kaşınma duygusu...Uykusuzluk mu, sonsuz uyku mu, yoksa ölümsüzlük mü, bildiğin ölüm korkusu mu? Bunların detayına girmeye lüzum yok bence.

Önemli mevzu şu; Bugün eve geldim. Bitkindim ve yeni aldığım kitabı okumaya başladım. İş edindim yine uyumamak için. Ondan hemen önce penye bir şort ile atlet de geçirdim mi üzerime, geçirdim. Kitabı okumaya başladığım sırada hafif serin bir esinti; "başını yastığa doğru usulca yasla" dedi ya da öyle bir melodisi vardı. Zaten bence her şeyin  melodisi vardı. Şanslı (bizim kedi) bana baktı, başını yavaşça yere koydu. Gözlerini "hadi sen de uyu artık" der gibi yumdu. 5 tane piyasaya yeni çıkmış sivrisinek ayak ucumda duran battaniyeyi üzerime doğru çekiverdiler. Direnmedim bu kez.

Kalktığımda aklıma dün dinlediğim bir parça geldi. Mark Lanegan'ın sesi büyülemişti beni. Bu bir cover parça, aslı Massive Attack'a ait. Çok iyi bir klibi de var ama ben bu halini daha çok sevdim. Sonra gitarı elime aldım, düşlediğim sahneye çıktım. Her şeyin bir melodisi var ve ben bugünün melodisini çaldım. rınnnn rınnnn rı rınnnn rınnnnn.... ölmemiştim ....rınnnn rınnnn rı rınnnn rınnnnn

http://www.youtube.com/watch?v=WNVLShpmpik

9 Haziran 2012 Cumartesi

6 Haziran 2012 Çarşamba

The Dears - No Cities Left

http://grooveshark.com/#!/s/No+Cities+Left/4zx34u?src=5

Bu şarkı ile bir tanışın istedim.




















Let's just keep fighting the end
We're holding hands
We're making plans
For Life

Let's just keep fighting the end
Last time I swear
Or we'll go nowhere tonight

Don't you think that now
Is the time to move on
If you don't mind well I'll
Just keep holding on for good

Let's just keep fighting
The end of the world
We will hold hands and
We will make plans
For Life